top of page

Başak Vural #10 ENTELANKARA

Güncelleme tarihi: 21 Ara 2021



ENTELANKARA'da onuncu bölümdeyiz. 10 bölüm oldu 100'de olabilir, hatta bir de bakmışsınız 1000 bölüm olmuş hiç belli olmaz. Çünkü Ankara'dan yolu geçmiş değerli insanların ucu bucağı yok. Bizlerde o değerli insanları bir bir konuk etmeye devam edeceğiz elimizden geldiğince.


Onuncu bölümümüzde de yine pek değerli, pek başarılı bir oyuncu konuğumuz var, Başak Vural. Beni Affet, Unutma Beni, Esaretim Sensin gibi dizilerinde rol adlı, Acemi Anneler dizisinde rol almaya devam ediyor.


Ama kendisi esasen tiyatro oyuncusu tabii ki. Bu sezon sahnede olan birden çok oyunu var. Vişne Bahçesi, Yüzleşme, Mucize sahnedeki oyunlarından bazıları.


Hem oyun sahneleri hem dizi setleri derken oldukça yoğun Başak Vural. Ama sağolsun bizi kırmadı, sorularımızı yanıtladı. Şimdi kendisini dinliyoruz.


Başak Vural: Merhaba, ben Başak Vural. Podcastinize beni davet ettiğiniz için teşekkür ederim.


ENTELANKARA: Kaç yıldır Ankara'dasınız? ​​Sizi Ankara'ya bağlayan nedenler neler? Kısacası neden Ankara'dasınız. Bu bir seçim mi, yoksa zorunluluk mu?


Başak Vural: Ankara'da doğdum, halen buradayım. Ailem, arkadaşlarım, anılarım kısacası her şey burada. Ankara üniversite sonrası kısmen bir seçim. Mezun olduğumdan beri mesleki birçok şeyi Ankara’da deneyimleyebildim. Hala daha deneyimliyorum. Yani şimdiye kadar Ankara benim için mesleki olarak verimsiz olsaydı ya da tatmin olmasaydım büyük bir ihtimalle başka ihtimalleri de değerlendirirdim. Bakalım süreç devam ediyor :)


ENTELANKARA: Her karakterle birlikte farklı dünyalara adım atıyorsunuz. Oyunculuğun kendi karakterinize kattığı güzellikler neler? Eğitim hayatınızın başından bu yana tiyatro sizi nasıl değiştirdi?


Başak Vural: Ben konuşmayı seven, anlatmayı seven meraklı biriyim. Küçükken de evcilik oynamayı çok severdim. Böyle olunca daha ilkokuldayken sahne kısmını merak etmeye başladım. Başka kişilikler, başka dönemler, hayatlar, hayaller, oyunculuk… Okuldaki eğitimim muhakkak birçok şeyler katmıştır bana ama sanki zaten böyle olduğum için oyuncu olmayı istedim diye düşünüyorum. Dolayısıyla tiyatro beni ne kadar değiştirdi, nasıl değiştirdi bilemiyorum.


ENTELANKARA: Hiçbir şeyden haberi olmayan başroldeki saf karakteri canlandırmak mı, yoksa bütün çatışmaların baş müsebbibi olan kötüyü canlandırmak mı?


Başak Vural: Aslında ikisi de. İyi yazılmış bir karakteri canlandırıyorsanız zaten iyinin de kötünün de iç içe olması gerek. Dizilerde genellikle ortalığı karıştıran karakteri canlandırmıştım. Evet, daha fazla malzemesi var gibi görünüyor. Daha fazla oynanacak alan tanıyor size bu tip karakterler. O yüzden reddedemem, kötünün bir cazibesi var. Ama derinliği olan, saf bir karakter de bence aynı derecede cezbedici.


ENTELANKARA: Ankara'da hangi mevsimde, hangi güzergahta yürümeyi seviyorsunuz? Neden?


Başak Vural: Her mevsimde Ankara’da Tunalı’ya yürümeyi seviyorum. Botaniğe uğramayı, oradaki ağaçların arasından geçmeyi. Eğer zamanım varsa Portakal Çiçeği’ne uğramayı. Genel olarak Cinnah Caddesi’ni, oraları seviyorum.


ENTELANKARA: Tamamen boş bir gününüz var. Ankara ile baş başa kaldınız. Bu boş gününüzde neler yapar, nerelere uğrarsınız?


Başak Vural: Tunalı’ya giderdim. Tunalı taraflarında dolaşmayı çok seviyorum. Oradaki kafelerde, barlarda arkadaşlarımla oturmayı çok seviyorum. Ya da Şili tarafında, Şili meydanı tarafında.


ENTELANKARA: Hangi zamanlarda ruhunuzu boğuyor Ankara?


Başak Vural: Soğuk günlerde, sabah böyle erken kalkıp işe gitmek zorundaysam altı yedi civarı. Çok karanlık, çok tuhaf gri bir Ankara oluyor. O zaman biraz boğuyor.


ENTELANKARA: Tek kişilik bir oyun sahneleyecek olsaydınız karakterinizin özellikleri nasıl olurdu? Örneğin hangi film karakterine benzerdi karakteriniz?


Başak Vural: Tek kişilik bir oyunda oyuncu olacaksam karakterlerden ziyade oyunun ne olduğu benim için daha önemli. Yani dediğim gibi meraklı biriyim, tahmin edebileceğim değil de tahmin edemeyeceğim ya da daha önce deneyimlemediğim bir rolü tercih ederim. Aslında şimdi tek kişilik bir oyunun provasındayım. Bu sefer yönetiyorum, sizi de bekliyorum.


ENTELANKARA: Üç yazar, üç yönetmen, üç de müzisyen ismi alabilir miyiz?


Başak vural: Kafka, Oruç Aruoba, José Saramago. Üç yönetmen; Wes Anderson, Jim Jarmusch, Yorgos Lanthimos, Tim Burton. Üç Müzisyen; Philip Glass, çok dinliyorum. Murcof diye bir grubu çok beğeniyorum uzun süredir. Ve Ólafur Arnalds bu ara en çok dinlediğim müzisyenler.


ENTELANKARA: Oyuncu olarak değil de izleyici olarak ziyaret etmeyi sevdiğiniz tiyatro salonları hangileri Ankara’da?


Başak Vural: Küçük Tiyatro ve Opera. İzlemesi de oynaması da inanılmaz keyifli. Bence çok değişik bir enerjisi var iki sahnenin de. Tarihçeleri, mimarisi inanılmaz büyülüyor insanı.


ENTELANKARA: Bayılarak izlediğiniz oyuncular hangileri? En çok hangi performanslarını sevmiştiniz?


Başak Vural: Aslında bayılarak izlediğim birçok oyuncu var. Ama en son The Father’ı izledim, Olivia Colman ve Anthony Hopkins’i. İkisi de inanılmaz bir performans sergilemiş, çok beğendim ikisini de. Vanessa Kirby’yi çok beğeniyorum. Marion Cotillard, Cate Blanchett genel olarak çok beğendiğim aktristler. Bir de pandemi döneminde National Theatre oyunlarını online sergilemişti. Orada Arzu Tramvayı’nda Vanessa Kirby Stella rolünde gerçekten çok iyi bir performans sergilemişti. Frankenstein’la da Benedict Cumberbatch. İkisinden de çok etkilenmiştim.


ENTELANKARA: Günlük dizilerin yoğun bir temposu olmalı. Bu yoğunlukla başa çıkma noktasında Ankara’nın ne gibi faydalarını görüyorsunuz? Ankara’da iş yapmakla İstanbul’da iş yapmak arasında ne gibi farklar var?


Başak Vural: Ankara’da her yer birbirine çok yakın. Setin bir yerden bir yere taşınması aynı gün içerisinde olabiliyor. Üstelik günlük çekim yaptığınız için günde birkaç yer bazen gezebiliyorsunuz ama yol o kadar da yormuyor. Ya da çekim sonrası eve geçişiniz rahat oluyor. Başka bir artısı da uzun yıllar çalıştığım için oradaki herkesi tanıyor oluyorum. Karşılıklı anlayış söz konusu oluyor. Yani gerçek anlamda aileden oluyorsunuz. Buraya hakim olduğum için de İstanbul biraz komşu evine gidiyor gibi oluyor.


ENTELANKARA: Sahne ve set arasındaki farklar neler? Oyunculuk açısından hangisinde olmak sizi daha çok tatmin ediyor?


Başak Vural: Sahnenin tatminiyle sette aldığım tatmin aynı değil. Sahnede tek atımlık kurşununuz var. Seyirci sizi her şeyinizle görüyor. Terinizi, nefes sesinizi, kusurlarınızı, hatalarınızı… Kanlı canlı oradasınız, seyirci de öyle. Yani seyirci sıkıldı mı, keyifli mi birçok şeyi görebiliyorsunuz, takip edebiliyorsunuz. İnanılmaz bir keyif, sanki bütün salon tek bir nefes gibi oluyor bir noktada. Kocaman yaşayan bir organizma oluyor. Setteyse eğer setin acelesi yoksa tabii ya da başka sorunlar yoksa hata yapma lüksüne sahipsiniz. İşte hastaysanız iyileşmenizi bekleyebilirler. Hazır olduğunuzda başlayabiliyorsunuz. Sadece gözlerinizle bile bir duyguyu anlatabilme ihtimaliniz var. Yani tırnak içinde en iyinizi orada gösterebilme şansınız var.


ENTELANKARA: Son zamanlarda etkileyici bulduğunuz dizi ve filmler hangileriydi? Neden etkilemişlerdi?


Başak Vural: The Father’dan çok etkilendim, daha demin de bahsetmiştim zaten. Ve Seren Yüce ve Zeynep Günay Tan’nın yönetmenliğindeki Kulüp’ü izliyorum. Yeni bölümler biran önce gelsin diye bekliyorum. Neden etkilediler, çünkü iyi çalışılmış gerçekten sanatıyla, senaryosuyla, görüntü kalitesiyle, çekim açılarıyla, karakter derinlikleriyle, özellikle de oyunculukları izlerken çok keyif alıyorum.


ENTELANKARA: Aynı soruyu kitaplar için soralım. Nedenleriyle birlikte sizde iz bırakan kitapları öğrenebilir miyiz?


Başak Vural: Joanne Greenberg’ün Sana Gül Bahçesi Vadetmedim kitabı sanırım ilk sırada yer alıyor, aklıma ilk o geldi. İlk okuduğumda çok etkilenmiştim, neden etkilendim… Kitapta şöyle bir kısım var. Deborah, romanın baş karakteri doktoruna diyor ki: Adalet uygulanmıyorsa, namussuzluk örtbas ediliyorsa ve inançlarını koruyan insanlar acı çekiyorsa sizin gerçekliğiniz ne işe yarıyor? Doktor da ona: Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim. Kimsenin gül bahçesi vadetmediği bu dünyada bir şekilde ayakta kalmaya çalışmak, hele ki okuduğum dönemde beni çok etkilemişti.


ENTELANKARA: Birçok dizide rol aldığınız gibi birçok oyunda da rol aldınız ve almaya da devam ediyorsunuz. Bu sezon sizi hangi sahnelerde, hangi oyunlarda izleyeceğiz?


Başak Vural: Bu sezon pandemi başlamadan önce Tiyatro Ritüel’de çıkarttığımız Mucize oyunumuz Tunalı’daki Tiyatro Kafe’de, bazen anlaşmalı Devlet Tiyatrosu sahnelerinde oynamaya devam edeceğiz. Pandemi döneminde ayrıca Zoom üzerinden tanışıp provalarını yaptığımız Mareliber ve Aralık Sahne ortak yapımı Yüzleşme oyunuyla Ankara’da yeni açılan, Akay’da açıldı, Aralık Sahne’de oynuyorum. Ankara Devlet Tiyatrosu’yla da kasım ayında prömiyer yapan Vişne Bahçesi oyunundayım. Onu da Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde oynuyoruz.


ENTELANKARA: Son sözleri tamamen size bırakıyoruz. Yaptıklarınıza, yapacaklarınıza, üretimlerinize dair neler söylemek istersiniz. ENTELANKARA dinleyicilerine son tavsiyelerinizi, önerilerinizi, umut aşılayan aforizmalarınızı dinliyoruz.


Başak Vural: Şahane podcastler geliyor, merak ve heyecanla takip ediyorum sizi. Davetiniz için tekrar teşekkürler. Bir dahaki görüşmeye kadar hoşça kalın.


Başak Vural'ı dinledik. ENTELANKARA'ya zaman ayırdığı için teşekkür ediyorum. Kendisini sahnelerde takip etmeye devam edeceğiz. Bu haftalık da bu kadar diyelim. Haftaya bir başka konukla buluşmak dileğiyle kendinize çok iyi bakın.


Tüm podcastlerimiz Spotify, Apple, Google ve hatta YouTube'da...

50 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
  • Instagram
  • Twitter
  • YouTube
  • Spotify
  • Apple Podcasts
  • Google Podcasts

©2022 ENTELANKARA

bottom of page