top of page

Burçe Karaca #5 ENTELANKARA

Güncelleme tarihi: 17 Kas 2021



Ankara'yla özdeşleşmiş isimlere sorular yöneltip entelektüel hayatlarında neler yaptıklarını öğrenmeye çalışıyoruz. Bu bölümde de sorularımızı piyanist besteci Burçe Karaca'ya yönelttik. 2020 yılında tamamı kendi bestelerinden oluşan altı parçalık albümü yayınlandı Burçe Karaca'nın. Film müziklerini çok seven biri olarak benim de ilgimi çekti besteler. Defalarca dinledim, dinlemeye de devam ediyorum.


Film müzikleri dedim çünkü dinleyiciler parçaları etkileyici film müziklerine benzetmişler ve çok sevdiklerini söylemişler. Bence siz de seveceksiniz. Hemen Spotify'a girip arama kısmına Burçe Karaca yazabilirsiniz. Ama önce Burçe Karaca'nın hem sanat yaşamına hem de Ankara yaşamına dair söyleyeceklerini dinliyoruz.


ENTELANKARA: Kaç yıldır Ankara'dasınız?


Burçe Karaca: 89 doğumluyum ve doğduğum yıldan beri Ankara’dayım.


ENTELANKARA: Sizi Ankara'ya bağlayan nedenler neler? Kısacası neden Ankara'dasınız. Bu bir seçim mi, yoksa zorunluluk mu?


Burçe Karaca: Ankara benim için zorunluluktan ziyade gönül bağımın olduğu ve yaşamaktan çok keyif aldığım bir şehir. Doğduğumdan beri buradayım. Ailem, arkadaşlarım, öğrencilik yıllarımdan itibaren oluşmaya başlayan ve neredeyse beraber büyüdüğümüz öğrenci çevrem, bir yengeç burcu olarak çok bağlı olduğum yuvam ve kendimi ait hissettiğim her şey bu şehirde. Bu şehrin sakinliğini ve romantizmini seviyorum.


ENTELANKARA: 5 yaşınızdan itibaren yoğun bir müzik eğitimi almışsınız. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi'nin lise kısmından sonra Başkent Üniversitesi'nde çift dal yapıp, iki bölümden de birincilikle mezun oluyorsunuz. Müzik eğitimi ve disiplini karakter gelişiminize ne gibi katkılar sağladı? Piyano ile büyümenin size kattığı güzellikler neler?


Burçe Karaca: Sanatın her dalı çok fazla özveri ve disiplin istiyor. Müzikteyse enstrümanınızla sanki bebeğinizmiş gibi ilgilenmeniz gerekiyor. İlgilenmediğinizde enstrümanınız size küsüyor ve geri dönüşü çok ağır faturalarla ödeniyor. Çocukluktan itibaren yerleşen bu çalışma sistemi dolayısıyla da günlük hayatta da sistematik bir şekilde yaşamaya başlıyorsunuz çünkü enstrümana ne kadar süre ayırmanız gerektiği aşağı yukarı belli. Tüm bu sıkı planlar çok fazla çalışma gerektirdiği için de enstrüman çerçevesinde şekilleniyor hayatınız. Enstrüman hayatınızın odağında oluyor bu durumda. Kişilik yapısı da önemli tabii bu noktada ama benim için bir gün başlamadan önce bir önceki günden, hatta haftadan planım belli olmalı.


ENTELANKARA: Ankara'da hangi mevsimde, hangi güzergahta yürümeyi seviyorsunuz? Neden?


Burçe Karaca: Ankara kesinlikle kışın en yakıştığı kentlerden bir tanesi bana göre. Ekim ayı itibariyle farklı bir güzellik çöküyor buraya. Sonbaharın renk cümbüşünden sonra gelen kışla birlikte rengarenk yapraklar yerini gri ve puslu bir havaya bırakıyor. Havadaki grilik açıkçası benim modumu yükseltiyor ve yaptığım işlere de yansıyor. Boşuna gri Ankara demiyorlar ama tabii bunun tadını çıkarmasını bilene güzel. Çünkü çoğu insan kışı sevmez ben de pek çok kişinin aksine kış aylarından haz alan birisiyim. Soğuk havalarda daha üretken oluyorum. Kışın Portakal Çiçeği Parkı’nın keyfi apayrı oluyor benim için.


ENTELANKARA: 2020 yılında ilk albümünüz Moving Along the Blanks çıktı. Tüm parçaların bestesi size ait. Şahsen biz albümünüzü döngüye alıp defalarca dinledik. Albümünüzle ilgili geri dönüşler nasıl?


Burçe Karaca: Öncelikle çok teşekkür ederim. Bu albümü yapmamı bekleyen çok kişi varmış, ben de kendi adıma bunu anlamış oldum. Bu albüm benim ilk beste çalışmalarımı içeriyor. Daha önce sadece klasik piyano repertuarı üzerine çalıştım. Çevremden çokça “sen hiç beste yapmıyor musun,” sorularına maruz kaldım. Bu sorulara maruz kalmış bir piyanist olarak ben de yaratım sürecimden ve daha sonraki süreçten çok memnunum. Albümle ilgili olarak pek çok kişiden duyduğum ortak nokta şarkılarımın film müziklerine benzetiliyor oluşu. Kafamda hikayeleşen bazı konular oluyor ve bu müziğim bu hikayeler aracılığıyla ortaya çıkıyor. Zannediyorum her şarkının belli bir konusu, kahramanı ve hikayesi olduğu için dinleyene de hikaye o notalar aracılığıyla aktarılmış oluyor. Bu sebeple dinleyenlerin şarkıları film müziğine benzetmesi de kaçınılmaz oluyor diye düşünüyorum.


ENTELANKARA: Son yıllarda izlediğiniz ve aklınızda yer eden tiyatro oyunu, konser veya herhangi bir sahne etkinliği var mı?


Burçe Karaca: Üzülerek, maalesef pandemi çok baltalı tabii sahne keyfimizi. Hem sahne üstünde olma keyfimizi hem de seyirci olma keyfimizi. Ama madem bu podcast, bu söyleşi Ankara hakkında ben de tiyatro deyince benim kafamda Beş Para Etmez Varyete isimli oyun. Bertolt Brecht’in Üç Kuruşluk Opera’sından uyarlandı. Ümit Aydoğdu uyarlamıştı bu oyunu ve müziklerini de Oktay Köseoğlu yapmıştı. Ben bu oyunun piyanistiydim. İki seneye yakın bir süre boyunca bu oyunu Ankara Sanat Tiyatrosu’nda sahneledik. Çok keyifli günlerdi ve özlemle anıyorum o günleri.


ENTELANKARA: Bir söyleşinizde tüm eserlerinizi tek tek tanımlamışsınız. Çok hoşumuza gitti, o tanımlamalarla birlikte tekrar tekrar dinledik bestelerinizi. Şimdi rica etsek hem albüm hem de bestelerinizin tanımlamalarını tekrar alabilir miyiz? Eserlerinizi bize de anlatır mısınız?


Burçe Karaca: Elbette, seve seve anlatırım. Prelude, giriş müziği demek klasik müzikte, bu anlama geliyor. Prelude’ü yazmaya başladığımda diğer şarkıların aksine kafamda bir hikaye yoktu. Sadece doğum, yaşam, ölüm gibi kavramlar ve bu kavramlar etrafında dönen bir hikaye kurgulamak vardı aklımda. Parçayı yazmaya başladığımın ikinci gecesinde yan komşum beklenmedik bir şekilde çok genç yaşta, kalp krizi geçirerek vefat etti. Bu sebepten dolayı Prelude şarkısı erken gelen ölümlere ve komşum Volkan’a ithaf edilmiş oldu.


Burçe Karaca: A Song of the Two of Us, bu şarkı hayatta pek çok şeye duyduğumuz veya duyabileceğimiz derin sevgilerle alakalı. Hayatta sevgi kanalıyla her şeyin mümkün olabileceğini düşünüyorum. Çünkü sevgi duygusu tüm duyguların üstünde bana göre. Bu şarkıyı eşinizle, arkadaşınızla, sokaktaki bir köpekle, yere düşen yaprakla, harika bir manzarayla, sabah içtiğiniz kahveyle, akşamüstü güneşini batırırken içtiğiniz bir kadeh şarapla, annenizle, babanızla veya doya doya neyi seviyorsanız, sevgiyle gözlerinizi yaşartan ne varsa, sonsuz sevgi beslediğiniz bir kişiyle veya bir nesneyle bağdaştırabilirsiniz dinlerken. Parçanın en sonundaki bitmemişlik hissi veren, havada asılı kalan notalar da o sonsuzluğu simgeliyor.


Burçe Karaca: 30 Long Days, hepimizin hayatında kimi zaman içine çekildiği karadelikte yaşanan çok zor günler olur. Kimisi bu buhranı çabucak atlatır, kimisi ise çok uzun zaman boyunca kıvranır işin içinden çıkabilmek için. 30 Uzun Gün parçası içinden çıkmakta zorlandığımız uzun günleri temsil ediyor.


Burçe Karaca: Stars Above, çok kısaca yıldızlı bir akşamda uzanıp göğe baktığımızda gördüğünüz ve size göz kırpan tüm yıldızlar için yazdığım bir parça.


Burçe Karaca: Deep Black Sea, bu şarkı da çılgın Karadeniz fırtınalarını konu aldım. Parçanın içinde devamlı değişen ritimler ne yapacağı belli olmayan, bir an çok sakinken bir anda patlayıveren yüksek ve gerilimli ruh halini temsil ediyor.


Burçe Karaca: Uyumsuz Rastlaşma, Metin Altıok’un aynı ismi taşıyan şiiri beni oldum olası çok etkilemiştir. Şiirin X şeklinde yazılan formunu ben de müziğime aktarmaya çalıştım. Sağ el ve sol el birbiri üstünden atlayan bir melodi ortaya çıakrıyor. Bu şekilde çaldığınızda sizin de kollarınız aslında bir X figürü oluşturuyor, X’e benziyor performans sırasında. Zor ilişkiler yaşayan kadın ve adamları konu alan şiir konu ile benim notalarıma dökülmüş oldu.


ENTELANKARA: Tamamen boş bir gününüz var. Ankara ile baş başa kaldınız. Bu boş gününüzde neler yapar, nerelere uğrarsınız. Günü ve hatta geceyi nasıl kapatırsınız?


Burçe Karaca: Sabah uyanırım, ilk işim kendime bir kahve demlemek olur. Günün ilk ışıklarıyla bahçemde köpeğimle beraber güne hazırlanırım. Daha sonra köpeğimi alıp Portakal Çiçeği Parkı’nda veya Seğmenler Parkı’nda yürüyüş yaparım. Köpeğim büyük ırk bir köpek ve yürüyüş ihtiyacı çok fazla oluyor. Bu yüzden sabahı ve akşamı epeyce yürüyüşe harcamış oluyoruz. Canım evde kahvaltı hazırlamak istemiyorsa ve Seğmenler’e gitmişsem mutlaka Tüner Büfe’de Veli abinin tostunda yiyip çayını içmeden eve dönmem. Bir piyanist ve besteci olarak piyanomun başına oturmadan geçirdiğim bir gün olmuyor. Bu boş bir gün sayılır mı bilmiyorum ama eve dönüp piyano çalışırım mutlaka. İki saate yakın çalışıp yine bahçemde kitap okurum. Akşamüstüne doğru Hakimin Yeri’ne gitmeyi tercih edebilirim. Çünkü burası hem yürüme mesafesi, evime çok yakın hem de buraya kendi içkinizi alıp gidebiliyorsunuz. Bu bir mekan için çok güzel bir özellik bence. Daha özel bir organizasyon olacaksa Speakeasy var Mesnevi sokakta, aynı zamanda Uptown diye de geçiyor. Evden yine yürümece yine oraya gidebilirim. Oranın hem ortamı çok güzel hem de müzikleri çok hoşuma gidiyor. Mekanda çalan müzik benim için gerçekten çok önemli. Mekan çok güzel olsa da çalan müzikler kötü olunca ben o mekandan soğuyabiliyorum. Bu yüzden Speakeasy’yi tercih ediyorum bu noktada.


Burçe Karaca: Dışarıda vakit geçirmektense aslında evde olmayı her zaman tercih ediyorum. Ev benim ilk tercihim oluyor. Yemek yapmayı piyano çalmak kadar çok seviyorum diyebilirim. Evde geçirdiğim süre içinde mutlaka mutfakta vakit harcıyorum ve çokça yemek yapıyorum. Yaptığım yemekleri sofralar kurup arkadaşlarımla paylaşmayı çok seviyorum. Bu beni ruhen, aynı zamanda fiziken de besleyen aktivitelerden biri. Geceyi ise mutlaka bir dizi veya bir film izleyerek kapatıyorum.


ENTELANKARA: Müziklerini etkileyici bulduğunuz filmler hangileri?


Burçe Karaca: Philip Glass’ı çok sevdiğim için müziklerini yaptığı filmleri de otomatik olarak beğeniyorum. Özellikle aynı ismi taşıyan Koyaanisqatsi parçasını ve belgeselini izlemeyen ve dinlemeyenlere tavsiye etmiş olayım buradan.


ENTELANKARA: Üç yazar, üç yönetmen, üç de müzisyen ismi istesek sizden?


Burçe Karaca: Üç yönetmen; Quentin Tarantino, Tim Burton, Hayao Miyazaki. Müzisyen; Philip Glass, Arvo Part, György Ligeti. Yazar; Paulo Coelho, Don Miguel Ruiz ve Krishnamurti.


ENTELANKARA: Beste yapım sürecinizi merak ediyoruz. Albümünüzde dinlediğimiz harika eserler nasıl çıkıyor ortaya? Hangi zamanlarda üretken olabiliyorsunuz?


Burçe Karaca: Bestelerimi yapabilmem için yalnız olmam gerekiyor. Gece saatleri kesinlikle çok daha faydalı eser çıkartma açısından. Albümü çıkarabilmek için hayatımda hiç kalmadığım kadar uykusuz kaldım. Çünkü geceleri daha rahat çalışıyordum. Aslında biyolojik saati düzgün çalışan bir insanım. Sabah uyanıyorum, günü güzel bölüyorum ve akşam herkesin normal kabul ettiği saatlerde ben de uykuya dalıyorum. Ama albüm çıkartma sürecinde biyolojik saatim tam tersine döndü. Süreç nasıl ilerledi, süreç aslında dengesiz bir süreçti benim için. Şöyle, kimi zaman piyanonun başına oturduğumda bir anda dökülen notalarla çift çizgiyi çekip, oldu bu parça deyip parçayı bitiriyordum. Çift çizgi müzikte bitiş anlamına geliyor. Bazen de haftalar boyunca uğraşıyordum. Yazdığımı yırtıp yırtıp yeni baştan yazıyordum. Bu arada tabii dağınıklık had safhada. Ev hali ve ruh halim doğru orantılı şekilde dağınık. Sonra bir bakıyorum önü tekrar açılıyordu. Notalar akıyor gidiyor. Tabii bir şey üretmeye başladıkça aynı zamanda bir rahatlama hali de geliyor. Ama yaratım süreci kesinlikle çılgın bir süreç bunu dinleyen sanatçılar varsa bana mutlaka hak vereceklerdir.


ENRTELANKARA: Şu yönetmenlerin projeleri için müzik yapmayı çok isterdim dediğiniz yönetmenler kimler?


Burçe Karaca: Andrey Tarkovski’nin çekeceği herhangi bir filme müzik yapmayı çok isterdim. Aynı zamanda Nuri Bilge Ceylan’la da çalışmayı çok isterdim.


ENTELANKARA: Beethoven mı, Mozart mı?


Burçe Karaca: Kesinlikle Beethoven. Harika bir müzisyen olmanın yanı sıra müthiş de bir devrimci.


ENTELANKARA: Aynı zamanda eğitmensiniz. Özellikle çocukların müzik eğitimiyle büyümeleri neden önemli sizce?


Burçe Karaca: Müziğin matematikle ne kadar benzer olduğunu düşünüp bazan hala daha şaşırıyorum. İkisi de sonu gelmeyen, öğrendikçe zorlaşan, zorlaştıkça keyif veren, zihni aktif tutan, analitik düşünmeyi ve muhakemeyi öğreten kavramlar. Okullarda matematik nasıl öğretiliyorsa müzik, spor ve felsefe de ilkokuldan itibaren öğrencilere ciddi anlamda verilmeli diye düşünüyorum. Özellikle piyano benim kendi alanımla ilgili daha fazla şey söyleyebilirim bu konuda. Hem de çocuklarla çalıştığım için. Piyanoda notaları okumak için iki tane anahtar kullanıyoruz. Sağ el için ayrı bir anahtar var, sol el için anahtar. Bir tanesi hepimizin muhtemelen çok duyduğu sol anahtarı. Fa anahtarı genelde daha az duyuluyor. Bu iki anahtarı aynı anda okumayı öğretiyoruz bir kere çocuğa. Bunun dışında sağ el ve sol elde farklı notalar geliyor, farklı anahtarla farklı notaları aynı anda okumayı öğretiyoruz. Bu da tabii bi multitasking durumu var aslında. Çoklu eylem, çoklu düşünme durumuna yol açıyor. Çünkü aynı zamanda hem o notaları okuyoruz, hem doğru ritimlerle okumaya çalışıyoruz, hem doğru dinamiklerle, -dinamikler nüanslar yani sesi ne kadar şiddetli ne kadar alçak ne kadar yüksek verdiğimizle alakalı, bunların hepsine nüans deniyor, dinamik deniyor müzikte- bunları bir hepsini bir anda öğretmiyoruz çocuğa veya öğrenciye. Yetişkinlerle de çalışıyoruz. Hepsi bir anda olmuyor. Hepsi seviye seviye, ünite ünite konular geçtikçe, sonra bir bakıyorsunuz gerçekten ciddi parçalar çalmaya, ciddi performanslara sınavlara hazırlanmaya başlamışlar. Bütün bunlar tabii farkettirmeden ama tabii ki çok özverili ve çok fazla emek harcayarak geçen bir sürecin sonunda olduğu için bir bakıyorsunuz sizi çok fazla, her noktada her konuda beslemiş ve hayatınızın her noktasında uygulayabileceğiniz güzel bir uğraşınız olmuş oluyor.


ENTELANKARA: Son zamanlarda etkileyici bulduğunuz dizi ve filmler hangileriydi? Neden etkilemişlerdi?


Burçe Karaca: Dizi olarak kendi mesleğimden de ötürü Forest of Piano diyebilirim. Çok tatlı bir anime, aynı zamanda harika bir soundtrack listesi var. Yaşı ilerleyen ve piyano yarışmalarına hazırlanan çocuklarla seviyelere göre artan Chopen’in piyano repertuarını keyifle dinleyebilirsiniz diziyi izlerken. Dizi her yaş seviyesi için uygun. Kendi öğrencilerime de izlemeleri için tavsiye ediyorum. Gerçekten çok güzel motive eden bir dizi. Film olarak ise son zamanlarda Neler Look Away kadar hiçbir filmden etkilenmedim. Bir ressamın dünyasını İkinci Dünya Savaşı ve Nazi Almanyası ile birlikte sunan film üç saat on dakika sürüyor. Ama hiç sıkılmadan izliyorsunuz. Tüm dinleyenlere tavsiye edebilirim.


ENTELANKARA: Aynı soruyu kitaplar için soralım. Nedenleriyle birlikte sizde iz bırakan kitapları öğrenebilir miyiz?


Burçe Karaca: Elbette, Don Miguel Ruiz’in Dördüncü Anlaşma, ardından gelen Beşinci Anlaşma ve Ustaca Sevmek kitapları hayatın bir özeti niteliğinde bana göre. Üçü de üst üste konumlu bir şekilde başucu kitaplarım. Ben okurken kitapların altını çizmeyi çok seviyorum. Ama özellikle bu kitaplardan herhangi bir sayfayı açıp herhangi bir paragrafı veya herhangi bir cümleyi okuduğumda bana kendimi çok iyi hissettiriyor. Mesleki taratan ise Paul Hindemith'in Bestecinin Dünyası kitabını çok öğretici buluyorum.


ENTELANKARA: Birçok şehirde birçok konseriniz oldu, olmaya da devam edecek. Sizi canlı olarak nerelerde dinleyebileceğiz ilerleyen zamanlarda?


Burçe Karaca: Önümüzdeki salı, 26 Ekim (2021) Salı akşamı saat 19.30’da ilk albümümün lansmanını gerçekleştiriyor olacağım. Daha sonra 2021 yılını konserlerle kapatıp yine 2022’yi de yoğun bir konser sezonuyla karşılamayı hedefliyorum.


Burçe Karaca: ENTELANKARA henüz yeni doğmuş, yeni adım atmaya başlayan ama belli ki ileride çok ses getirecek olan bir proje. Bu ilk adımlarda projeye dahil olmaktan çok mutluyum, bu süreci yaşamaktan. Beni davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Sorular özenle seçilmiş. Soruları yanıtlarken kendi içime dönüp kendi içime ayna tuttuğumu fark ettim. Bazen günün karmaşasından, koşturmacasından kendimize vakit ayıramıyoruz. Sorularınız sayesinde ben de kendime vakit ayırmış oldum, ayrıca bunun için de teşekkür ediyorum. Umutlarım hala taze, umarım dinleyenlerin de her zaman umut filizleri yeşil kalsın. Sevgiyle kalalım, barışla, mutlulukla, huzurla, sanatla ve müzikle kalalım. Hoşça kalın.


Konuğumuz Burçe Karaca'yı dinledik. Güzel bir soru cevap oldu, kendisine teşekkür ediyorum. Burçe Karaca'nın albümünü Spotify'da dinleyebileceğiniz gibi video kliplerini de Youtube üzerinden izleyebilirsiniz. Haftaya bir başka konukla buluşmak dileğiyle kendinize iyi bakın.


Tüm podcastlerimiz Spotify, Apple, Google ve hatta YouTube'da...

78 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page