top of page

Zeynep Ãœlbegi #13 ENTELANKARA

Güncelleme tarihi: 5 Şub 2022

Bu bölümümüzde piyanist bir konuğumuz var. Ama Bu bölümümüzde piyanist bir konuğumuz var. Ama sadece piyanist değil aynı zamanda soprano. İki disiplini de başarılı bir şekilde yürüten bir isim Zeynep Ülbegi.


Ankara Devlet Konservatuarı Piyano bölümünden birincilikle mezun olan Zeynep Ülbegi daha sonrasında şan eğitimi de almaya başlamış. Yani oldukça zorlayıcı bir eğitim sürecinden bahsediyoruz. Piyano zaten başlı başına özveri gerektiren bir müzik aletiyken bir de şan dersleri almak muhakkak zorlayıcı oluyordur. Kendisine bu konularla ilgili de sorular sorduk. Çalışma disiplininden bahsetti bize Zeynep Ülbegi.


Zaten müziğe kendini vermiş bir isim olduğunu konser takviminin doluluğundan anlayabiliyoruz. Şimdi isterseniz kendisini dinleyelim.


ENTELANKARA: Kaç yıldır Ankara'dasınız?


Zeynep Ülbegi: 25 yıldır Ankara’dayım. Burada doğdum büyüdüm.


ENTELANKARA: ​​Sizi Ankara'ya bağlayan nedenler neler? Kısacası neden Ankara'dasınız. Bu bir seçim mi, yoksa zorunluluk mu?


Zeynep Ülbegi: Ankara’nın yaşaması kolay bir şehir olduğunu düşünüyorum. Bir yıllık Amerika deneyimim dışında başka bir şehirde yaşamadım daha önce. Fakat çok fazla seyahat ettiğim için özellikle Türkiye içinde seyahat ettiğim şehirlerle Ankara’yı kıyasladığımda her zaman yaşamak için en uygun bulduğum ve tercih ettiğim şehir Ankara oluyor. Burada doğdum, burada okudum ve şu anda da burada çalışıyorum. Ankara’da olmaktan da gayet memnunum. İsteseydim başka bir şehirde de yaşayabilirdim fakat burada kaldım. Dolayısıyla Ankara’nın benim için bir zorunluluk değil bir seçim olduğunu düşünüyorum.


ENTELANKARA: Birçok ustayla çalıştınız, birçok önemli ismin ustalık sınıfında yer aldınız. Ve Temmuz 2018'de Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü’nden birincilikle mezun oldunuz. Bugüne kadarki eğitim sürecinizde unutamadığınız anlar hangileriydi?


Zeynep Ülbegi: İdil Biret’le tanışmak ve çalışmak unutamadığım deneyimlerden biri. İspanya’da aldığım piyano yarışması ödülü yine unutamadığım benim için çok çok kıymetli anlardan. Eastman School of Music gibi büyük bir okulun şan bölümünü kazandığım günü ve yaşadığım mutluluğu hiç unutamam. Eastman’a gittikten çok kısa bir süre sonra Luigi Rossi’nin Orfeo operasının konser versiyonu için başvuruya seçilmiştim. Onu sergilediğimiz gün ve aslında tüm hazırlık süreci de yine kesinlikle unutamayacağım anlardan.


ENTELANKARA: Piyano disipliniyle büyümek size neler kattı? Müzik eğitimi kişiliğinizi nasıl şekillendirdi?


Zeynep Ülbegi: Konservatuarda aldığımız müzik eğitimi çok ciddi bir disiplin gerektiriyor. İşinizi layıkıyla yapabilmeniz için sadece yetenek değil bunun yanında çok da çalışmanız gerekiyor. 10 yaşında bir çocukken bu eğitimi almaya başladığım için o yaştan itibaren sorumluluk sahibi ve çalışkan bir birey olarak yetiştiğimi düşünüyorum. Bunun yanı sıra özellikle şan eğitimi almaya başladıktan sonra aynı anda birçok farklı işi yetiştirmem gerekti, hala daha öyle. Bu da beni zaman yönetimi ve planlama konusunda inanılmaz geliştirdi.


ENTELANKARA: Sadece piyanist değil aynı zamanda sopranosunuz. İki disiplinde de oldukça başarılısınız. Peki tüm bunları başarmak zor ve yorucu değil mi? Her ikisini de birlikte yürütebilmek için zaman ve enerjiyi nasıl buluyorsunuz kendinizde?


Zeynep Ülbegi: Bir önceki soruda bahsettiğim zaman yönetimi, planlama ve akıllı çalışma bu işin sırrı diyebilirim. Buna rağmen zorlandığım vakitler de olmuyor değil. Özellikle arka arkaya konserler olduğu yoğun dönemde istediğim kadar vakit ayıramayabiliyorum ikisine birden. Ama ikisini de ayrı ayrı çok sevdiğim için genel olarak dengeli bir şekilde götürmeye çalışıyorum. Planlamayla ne kastettiğimi de çok ufak açmak isterim. Yazılı plana çok önem veren biriyim. Özellikle az vakitte çok iş yetiştirmem gerektiği zamanlarda mutlaka o gün ne çalışmak istediğimi, çalıştıktan sonra ne kadarını çalışabildiğimi ve ertesi gün ne çalışacağımı not ederim. Bunu bazen günlük olarak yağıyorum, çalışmaya başlamadan hemen önce bazen de haftalık bir plan şeklinde yapıyorum. Her zaman körü körüne uyamıyorum yazdığım plana fakat işlerimi yetiştirmeme inanılmaz yardımcı olan bir sistem olduğunu söyleyebilirim.


ENTELANKARA: Ankara'da hangi mevsimde, hangi güzergahta yürümeyi seviyorsunuz? Neden?


Zeynep Ülbegi: En sevdiğim mevsim sonbahar fakat sonbaharda dışarıda yürümekten çok hoşlanmıyorum aslında. Daha çok o kasvetli havada güzel ve sıcak bir kafede, yalnız veya sevdiğim bir arkadaşımla vakit geçirmeyi seviyorum. Fakat hava ılık ve güzelse Tunalı taraflarında dolaşmayı da çok severim.


ENTELANKARA: Tamamen boş bir gününüz var. Ankara ile baş başa kaldınız. Bu boş gününüzde neler yapar, nerelere uğrarsınız. Günü ve hatta geceyi nasıl kapatırsınız?


Zeynep Ülbegi: Sabah sevdiğim kafelerden birinde, muhtemelen Yaşamkent’teki Noww Kruvasan’da güzel bir kahve ve kruvasan keyfi yaparım. Sonra yapılacaklar listemde Ankara’ya yakın keşfetmeyi planladığım bir yer varsa oraya gitmeyi tercih edebilirim. Mesela Ayone Çiftliği uzun süredir listemde olan fakat bir türlü gitmeye fırsat bulamadığım yerlerden biri. Eğer öyle bir planım yoksa kale tarafına gidip, dolaşım sonra öğlen orada mantı yiyebilirim. Çok güzel bir Çerkez mantıcısı var, Nefise’nin Yeri. Akşamüzeri Erimtan Müzesi’nin kafesinde gün batımını izlemek çok keyifli olabilir. Bir parkta oturmak istersem Dikmen Vadisi’ne veya Uğur Mumcu Parkı’na giderim. Akşamsa eğer bir konser, opera, ya da tiyatroya gitmeyeceksem yüksek ihtimal Tunalı’yı tercih ederim. Şilingir çok uzun zamandır favorim olan bir mekan. Hem mezeleri çok lezzetli hem servis çok başarılı hem de ortamına bayılıyorum. Oraya gitmezsem Republic yine tercih edeceğim yerlerden biri olur. Gece kulübü tarzı yerlere gitmekten eskisi kadar hoşlanmıyorum ama gecenin sonu o yöne giderse de tercih edeceğim yerler IF ya da 6:45 olur muhtemelen.


ENTELANKARA: Hangi zamanlarda ruhunuzu boÄŸuyor Ankara?


Zeynep Ülbegi: Kesinlikle sisli havalarda çok daralıyorum. Kapalı havaları severim aslında ama sis bambaşka bir şey. Bütün işlerimi bırakıp eve gidip yatmak istiyorum sadece. O yüzden hiç hoşlanmıyorum sisli havadan.


ENTELANKARA: Ankara'yı çok sevenler neden çok seviyor sizce?


Zeynep Ülbegi: Düzenli ve sakin bir şehir olduğunu düşünüyorum Ankara’nın. Sevenler de bu yüzden seviyor olabilir. Gittikçe kalabalıklaşmasına rağmen halen daha bir İstanbul değil neyse ki. Sosyal anlamda hayli tatmin edici olanakları var. Gerek tiyatrosu, balesi, operası, konseri gerekse kafe, bar, restoranı neyi isterseniz her çeşidi mevcut. Bir yerden bir yere gitmek trafiğin çok yoğun olduğu zamanları saymazsanız gayet kolay. Konum olarak da birçok şehre yakınlığıyla avantajlı bence. Dolayısıyla sevilmeyecek gibi değil. Sevmeyenlerin büyük çoğunluğu deniz yok diye sevmiyor diye düşünüyorum ama benim gibi deniz görerek büyümemiş Ankaralılar için bu bir sorun teşkil etmiyor.


ENTELANKARA: Biraz da Ankara'nın sanatsal mekanlarından bahsedelim. "sanatsal.mekanlar" isimli bir Instagram hesabınız var. Ankara ağırlıklı olmak üzere mekan önerilerinden bulunuyorsunuz. Nasıl başladı bu paylaşımlarınız?


Zeynep Ülbegi: Özellikle koronodan önce dışarıda vakit geçirmeyi inanılmaz seven bir insandım, hala daha öyleyim. Fakat covid dönemi beni biraz daha evcimenleştirdi diye düşünüyorum. Bir diğer sevdiğim şey de gittiğim yerlerde güzel fotoğraflar çekip, onları düzenlemek, efekt koyup daha estetik göstermekti. Tüm bunlar bir araya gelince zaten çok fazla dışarı çıkıyorum, ee fotoğraf çekmeyi ve düzenlemeyi de seviyorum, farklı yerleri deneyimlemekten de çok hoşlanıyorum, neden tüm bunları bir araya getirip bir hesap açmayayım ki dedim. Tamamen kendi zevkim için başladığım bir şeydi. Fakat sonra insanların da hesaptan faydalandığını görmek çok hoşuma gitti. Farklı bir yer deneyimlemek istediğimde hesabıma girip oradan seçtiğini söyleyen çok fazla insan oldu. Bu da beni daha çok teşvik etti tabii. Başka şehirlerden bile onların mekanlarını paylaşmamı isteyen insanlar oldu. Kimseyi kırmak istemiyorum ama prensip olarak bizzat kendim gidip çekmediğim, deneyimlemediğim yerleri çok fazla paylaşmıyorum.


ENTELANKARA: Bazı başlıklar versek bu başlıklar üzerinden Ankara dahilinde mekan önerilerinizi alabilir miyiz? Sanat, edebiyat, seyir, kahve, yemek ve eğlence.


Zeynep Ülbegi: Başlıkları verip mekanları sıralayayım. Sanat; CSO Ada Ankara, Bilkent Senfoni Orkestrası Konser Salonu, Erimtan Müzesi, Küçük Tiyatro, Ankara Devlet Opera ve Balesi, L’avare Sahne. Seyir Atakule. Kahve, Gogh Art&Coffee. Yemek; Şilingir, Quick China. Eğlence; IF Performance Hall.


ENTELANKARA: Son yıllarda izlediğiniz ve aklınıza yer eden tiyatro oyunu var mı? Konser de olabilir. Hatta genelleyelim etkilendiğiniz herhangi bir sahne etkinliği diyelim.


Zeynep Ülbegi: Kadınlarımız adlı tiyatro oyununu çok eğlenerek ve keyifle izledim. İlk aklıma gelen o oldu o yüzden.


ENTELANKARA: Menekşe Tokyay ile yaptığınız söyleşide "Oldum olası insanlarla birlikte müzik yapmayı tek başıma yapmaktan daha çok sevmişimdir," demiştiniz. Birlikte müzik yapmak sizi neden daha çok etkiliyor?


Zeynep Ülbegi: Biz piyanistler biraz yalnız büyüyoruz dört duvar arasında saatlerce çalışmak zorunda kaldığımız için. Diğer enstrümanlardaki gibi orkestrayla çalma imkanı sık sık karşımıza çıkmıyor. Bu yüzden biraz izole bir hayat sürdüğümüzü düşünüyorum, özellikle okurken. Yalnız geçirilen zamana çok kıymet veren bir insan olmakla beraber başkalarıyla sosyalleşmeyi de çok seviyorum. Dolayısıyla çocuk yaştan itibaren diğer insanlarla müzik yapmaya, onların parçalarına eşlik etmeye başladım. Oradaki o etkileşimi, sosyalleşmeyi, birbirine fikrini sormayı, birbirinden bir şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. O yüzden şu an en sık yaptığım şeylerden bir diğer müzisyen arkadaşlarıma eşlik etmek ve birlikte konserler vermek.


ENTELANKARA: Konser vermekten keyif aldığınız, hatta büyülendiğiniz mekanlar hangileriydi?


Zeynep Ülbegi: Barselona’daki Palau de la Música inanılmaz bir salondu. Rochester’daki Kodal Hall yine unutamayacağım müthiş salonlardan biri. Türkiye’de ise ilk aklıma gelenler akustiği ile Bilkent Konser Salonu, görkemi ile Zorlu PSM oldu. Bunlar dışında performans sergileme fırsatım olmayan ama gidip gördüğüm ve çok beğendiğim salonlar için de İzmir’deki Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki Büyük Salon, İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi ve New York’taki Metropolitan Opera Binası’nı söyleyebilirim.


ENTELANKARA: Son zamanlarda etkileyici bulduÄŸunuz dizi ve filmler hangileriydi? Neden etkilemiÅŸlerdi?


Zeynep Ülbegi: Film izlemekten çok hoşlanmıyorum fakat dizi izlemeyi çok severim. Son zamanlarda en etkilendiğim dizi de sanıyorum The Queen’s Gambit. Hem konu hem de oyunculuklar çok başarılıydı bence.


ENTELANKARA: Aynı soruyu kitaplar için soralım. Nedenleriyle birlikte sizde iz bırakan kitapları öğrenebilir miyiz?


Zeynep Ülbegi: En sevdiğin kitap sorulduğunda aklıma hep John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar’ı gelir. Yıllar önce okuduğum fakat bittiğinde hüngür hüngür ağladığımı hala hatırlıyorum.


Zeynep Ülbegi: Beni konuk ettiği için ENTELANKARA’ya çok teşekkür ediyorum. Ankara’da yaşayan sanatçıları destekleyen, onların fikirlerini soran, cevaplarını dinlemek isteyen böyle bir oluşumla tanıştığım için çok memnunum. Dilerim ülkemizde sanata ve sanatçıya verilen önem ve değer daha da artar. Tekrar çok teşekkürler.


Zeynep Ülbegi'yi dinledik, çok teşekkür ediyorum kendisine. Podcastlerimiz güzel gidiyor. Her hafta yeni bir konuğun sanat hayatını, günlük rutinlerini dinliyoruz. Daha da dinleyeceğiz muhtemelen. ENTELANKARA'ya ilişkin sorularınız, önerileriniz varsa Instagram hesabımızdan bize ulaşabilirsiniz. Mesela ENTELANKARA podcastlerinde olmasını istediğiniz isimleri iletebilirsiniz bize. Tavsiyeleriniz bizim için önemli diyorum ve bu haftayı da kapatıyorum. Haftaya görüşmek dileğiyle. Kendinize iyi bakın.


Tüm podcastlerimiz Spotify, Apple, Google ve hatta YouTube'da...

45 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page